Amsterdam 1 – Hollanda Turu

Amsterdam, Hollanda ülkesinin başkentidir. Şimdi bu güzel şehir gezisine başlıyoruz. Vondelpark, bu park, 1865 yılında kurulmuş. Amsterdam’ın akciğeri olarak anılıyor. Parkın adı Hollanda’nın ilk şairlerinden biri olan Joost van den Vondel’e ait. Rijks Museum, Hollanda’nın en büyük müzesidir. Ulusal Sanat Galerisidir. Koleksiyonda, ünlü ustaların eserleri var. 1855 yılında açılan müzenin tasarımı PJH Cuypers’e ait. Birbirine bağlı, labirent gibi salonlardan oluşan müze, 1898 ve 1919 yıllarında yapılan eklentilerle genişletilmiş. Van Gogh Museum, gotik tarzın süslemeli bir örneği olan Rijks museum’un arkasında bulunuyor. Ultra-modern çizgilere sahip olan bu müzede sanatçının 200 den fazla resim, 500 çizim ve taslak ve ayrıca Japon eseri bulunuyor. Coster Diomands, burada elmasların nasıl traşlanıp kesildiğini izleyebilirsiniz. Hatta bir-iki kratlık elmaslarla bezenmiş mücevher satın alabilirsiniz. Heren Gracht, 1662 yılından kalma iki ev, günümüzde, ilk baskı İncillerin ve arkeolojik buluntuların sergilendiği “Bijbels Museum”dur. 19 kere, Amsterdam Burgomaster’ı yani Belediye Başkanı olan Jan Corver için, 1665 yılında inşa edilmiştir. Kaizers Gracht, Kutsal Roma-Germen İmparatoru I. Maximilian’ın adını taşıyor. Burada yakalanıp, idam edilen altı hırsızı temsil eden büst nedeniyle, Altı Kafa Evi olarak biliniyor. Sint Nicolaaskerk (Aziz Nikolas Kilisesi), 1887 yılında yapılmıştır. Kuleleri ilgi çekicidir. Hem kentin, hem de denizcilerin koruyucu azizi olduğundan, Amsterdam için önemli bir azizdir. Sint Nicolaas’ın en önemli özelliklerinden biri her yıl Hollanda’ya geldiğinde, çocuklara hediyeler getirmesidir. Oude Kerk, gotik tarzda yapılmış. Amsterdam’ın en eski cemaat kilisesidir. Kilisenin yapımına şehrin, küçük bir ticaret kasabası olduğu 13’ncü yüzyıl boyunca, kentin nüfusu arttıkça, orijinal kiliseye birkaç şapel eklenmiştir. Wallerjet-Kırmızı Fener Mahallesi, bu bölge, semt sakinleri arasında Wallerjet (küçük duvarlar) olarak bilinir. Her büyük limanda olduğu gibi, hayat kadınları burada da, kendi taleplerini yaratmışlar. Amstelkring Museum, Katolik Jan Harman tarafından, 1661 yılında satın alınmadan önce, bir tüccarın evi imiş. Harman; 1578 yılındaki alterasyon sırasında, Katoliklerin ibadet etmelerine izin verilmeyince, dönemin diğer zengin Katolikleriyle birlikte, ailesi ve dostlarının ibadet edebilmesi için gizli bir şapel yaptırır. Waag, kentin en eski yapılarından biridir. 1450 lerdeki büyük yangından sonra inşa edilen yeni duvarla birlikte, kentin doğu sınırını belirleyen bir kapı olarak 1488 yılında hizmete açılmıştır. Zuiderkerk, burası güney kilisesinin süslemesi kulesidir. Bu kilise Reformasyondan sonra, inşa edilen ilk ibadet evidir ve yapımına 1603 yılında başlanmıştır. Kilisenin tasarımı Hendrick de Keyser’e aittir. Museum Het Rembrandthuis, sanatçı 1639-1660 yılları arasında bu evde yaşamış. Bu evi tanındığı ve zengin olduğu dönemde satın almış. Evin üst katında bol gün ışığı aldığı için rahatlıkla çalışabildiği ve çok sayıda öğrencisini barındırabilecek kadar geniş stüdyo kurmuş. Mozes En Aaronkerk, Musa ve Aaron kiliselerinin ikiz kuleleri hakim. Kule külahlarında betimlenen Eski Ahitten Musa ve Aaron figürleri, yeni kilisenin bir duvarını oluşturmuş. Kilisenin kuleleri, sanılanın aksine taş değil, ahşaptır. 1990 yılındaki restorasyon çalışmaları sırasında, kumtaşı duvara benzeyecek şekilde boyanmış. Stadhuis-Muziek Theater, 1986 yılında açılan cam kaplamalı güzel bina, Hollanda Operası ve Ulusal Balesinin yanı sıra, Hollanda çapında geniş izleyici kitlesine ulaşarak, turnelere çıkan gezici kumpanyalara ev sahipliği yapıyor. Blauwburg Köprüsü, Mavi köprü. Adını, daha önce burada bulunan köprünün renginden almış. Bugün gördüğünüz 1880 tarihli köprü, Paris’teki Pont Alexander III. Adını taşıyan köprülerden esinlenmiş. Gemiler ve denizcilikle ilgili figürlerle süslenmiş.