Aziz Pavlos ve İlk Hırıstiyan Kilisesi

Aziz Pavlos ve İlk Hırıstiyan Kilisesi

İsa’ nın doğduğu  sıralarda yaklaşık İ.Ö 5’ te Augustus hemen hemen 30 yıldır İmparatordu ve hala gücünün doruğundaydı. Doğu  dünyası  bir süredir  barış içindeydi  ve yaşam tarzında  değişiklik  istendiğini  dışarıya vuran ancak birkaç belirti vardı ama yine de Augustus dönemindeki felsefi düşününce ve dinsel inanışlara karşı genel tutuma bakıldığında çağın düşünce ikliminin Hristiyanlığın ilerleyişine nedenli ortam hazırladığı  anlaşılabilecektir.

Eski Yunan dini basit nesnel etkinlikteki ilgi alanı erkek  ve kadın tanrılardan oluşmuş bildik  her şeyiyle  iyi tanımlanmış tanrılar kuruluydu. Bu tanrılar  ölümsüzdü , yaşlanmazdı ama gözlerine giren toplumlarla şahsen ilgilenir onları sahiplenirlerdi  onlar normal olarak insan oğluna  iyilik  yapardı. İnsan gündelik yaşamın her alanında  yardım  ve korunmaya gereksinimi olduğundan ülkesinin  geleneksel  törelerine göre düzenli olarak tapınarak ve uygun  sunular  sunarak  saygıda  kusur etmemişse  tanrılardan  lütuf  görür yardımlarına güvenebilirdi. Ancak Helenistik dünyanın daha da  kentleşmiş  ve kozmopolit  ortamında yabancı düşünce biçimleriyle  kurulan ilişki  ve kendi düşünüşü  sorgulama  yeteneğinin  artması sonucunda eski Pagan dininin  kolayca kaçan nesnelliğinin  artık yatıştırmakta yetersiz kaldığı bireysel hoşnutsuzluk  doğmaya başlamıştı.

Küçük Asya’ da  bu değişim  belirtileri Roma Cumhuriyetinin daha ilk  yıllarında kentlerin  Helenistik  sanatına yansımıştır.  Çoraktan doğmuş  yarısı insan  yarısı yılan  canavarların  belden aşağılarının  kıvranması  yüzlerindeki  sancılı  Gaddar  ifade  herkesi duygularını belli etmeyen kendinden başkasına  gereksinim  duymayan eski Yunan ruhunun  artık  öyle  olmadığını   gerçek olanla idael  olan arasındaki  insanın  içinde  yaşadığı  maddi dünya ile felsefesinin ideal düşünce  ve ahlaki  kurgulama  dünyası  arasındaki  temel uyumsuzluğun  kesin ve  acı bir biçimde  ayırdığına  vardığını  göstermektedir . Olasılıkla  Yahudi  düşüncesinin  etkisiyle suçluluk  duygusunun  içeri sızdığı  ileri  sürülmüştür. Umutların  yitirmiş   çağın manevi  yetersizliklerinden  duyulan  kişisel sorumluluk  İ.S 3. Yüzyılda İmparatorluğun  geçici  çözülmesiyle  doruğa  çıkan siyasal  ve toplumsal yön  bunalımı  doğal  olarak  böyle  duyguların ortaya çıkışına  yeni zeminler  hazırlanmıştı . Ancak  Augustus  zamanında bir tür  manevi çalkantı zaten görülüyordu  çaresinde  bilincinde  olmadan aranmaya başlanmıştı.

Leave a Reply

Live Chat

Join the Live Chat